|
|
|
|
İlçemizin Tarihi |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ÇAĞLAYANCERİT'TE CERİT'LİLER
K.Maraş sınırları içindeki cerit ayakları kuşçu Ceriti ve çağlayan Ceriti diye ikiye ayrılmıştır. Kuşçu Ceriti Pazarcık Valisine, Çağlayancerit'i ise Elbistan Pazarcık arasında sarp dağlık bir bölgeye dağınık bir şekilde yerleşmişlerdir. Önceleri Aksu Çayının kaynağının bulunduğu Küçükcerit civarına yerleşen bir kısım Çağlayancerit'i, daha sonraları parça parça gelerek şimdiki ilçe merkezinde bulunan Pınar Başına yerleştiler. Çağlayancerit ilçesinin ilk yerleşim yeri Kezban Hatun Camii civarıdır. İlçe genlinde Hitit, Roma ve Bizans dönemine ait tarihi eserlere rastlanmaktadır. Elbistanın kara höyük köyünde ve Kahramanmaraş'ın daha başka yerlerinde paylaştığı gösteriliyor. Çağlayancerit ana doludan Suriye ve Iraka giden hatta Mısıra kadar uzanan en işlek askeri ve ticaretin bilinmeyen bir yöresinde bulunmaktadır. Akçaderbend civarında bulunan bayat boyuna mensup başka aşiretlerinde varlığı ailesine değildir. Bozokların gün han kolunun bayat boyuna bağlı Dul kadir oğulları beyliği içerisinde yer alan ceritliler; sadece Çağlayancerit civarında değil, ta Elbistan'dan Pazarcığa kadar olan bütün dağlık bölgeye yayılmıştır.Adı geçen alanda akça derbent dahil pek çok yerlerin güvenliği Ceridlilerle sağlanmıştır.Besni ile Adıyaman arasındaki Şambayad Akça derbent ve Nurhak yaylarındaki bir kısım azimetlerin en önemli yaylalarındandır.Kısık mevkiinde görülen su kanalının yapısı Roma Döneminin özelliğini yansıtmaktadır.Bil hassa Göynük Civarında Ermenilerin yaşadığı bilinmektedir.Çağlayancerit ve yöresinde yaşayan halkın çoğunluğunu meydana getirmektedir.Yani ilçe halkının esaslı kısmı Cerit oğullarındadır.Yalnız Ceritlilerin bölgeye daha önce gelip yerleşmişlerdir ve aynı zamanda Dul Kadir oğulları beyliğini oluşturan ağa çeri Türkmenleriyle de kaynaştığı bilinmektedir.XVI.Yüzyılda idari bakımdan;Göynük Maraşa bağlı nahiyeden bir zamanda nahiye merkezi idi.Ceritliler ile Bertiz Köyleri arasında sınır anlaşmazlığı bulunuyordu.Bu anlaşmalıkları çevrede etkinliği olan Besni Beyleri çözmüştür.Bir ara Heleteliler,sakallılardan Dona Ahmet adında Ceridliyi öldürüyor.İş büyümeden devreye Besni beyleri gidiyor ve aralarındaki nizah bitiyor.Sonuçta aşiretler barışıyor.Dona Ahmet'in acılı anasına kan bedeli olarak Erinci Dağı Ceritlilerin Sakallı Kabilesine verilir.Çağlayancerit Kurtuluş Savaşı döneminde konumu itibariyle işgale uğramayan bir yerlerdendir.Çağlayancerit 01/06/1986ya kadar merkeze bağlı bir köy iken,bu tarihten itibaren belediye teşkilatı kurulmuş;04/07/1987 tarihinde 3392 sayılı anayasa kanunu ile ilçe statüsüne kavuşmuştur.
CERİD BOYUNUN TARİHİ
Cerid Adının Anlamı
Cerid adının aslı ve manası üzerinde kesin bir bilgi yoktur. Boyun adının Cirid oyunundaki değneğin Arapça adı olan Ceridden gelmiş olması kesin değildir. Ülkemizin bazı yerlerinde Cerit canlı, eli çabuk ve becerikli anlamlarına geliyor. Fakat bu Ceridin de ne ile ilgili olduğu bilinemiyor.Cerid kelimesinin çabuk ve becerikli şeklindeki manası Cerid boyundan da çıkmış olabilir.
Cerid adının bu yolla ortaya çıkıp kullanılması hususunu kuvvetlendiren bir önemli etmen daha mevcuttur. Ceridler, bacakları kısa atlara biner, çok çevik ve hızlı bir şekilde hareket eder, atlarıyla dağlık ve engebeli arazileri çok iyi tırmanır ve her türlü hava şartlarında süratle seyahat edebilirlerdi.
Araştırmacının da söz ettiği üzere Ceridler, çok hızlı ve mahir binicilerdir. Engebeli arazide at sürmek ve hızlı göçebilmek işi tam bir beceri işidir. Bu noktadan hareketle Cerid kelimesi hem cirit oyunundan, hem de Anadolunun muhtelif yerlerinde kullanılan canlı, eli çabuk ve becerikli anlamından çıkmış olmalıdır. Ceridler, arasında hâla cirit oyunu ve inceliklerinden bahsedilmektedir. Cerid adı, anlaşılacağı gibi; atik, eli çabuk, becerikli, iyi ata binen, çabuk göçebilen, cesur ve yiğit anlamlarını içermektedir. Zaten cirit oyunu da bütün bu anlatılan şeylerle oynanır. Cerid adının ortaya çıkışı ve kullanılmasında Cerid boyuna mensup insanların davranışı ve karakteri, hayat anlayışları birebir etkili olmuştur.
Göçebe Türk Kültüründe kişilere ünvan, lakap verilirken kişinin karakteri ve hayata bakışına göre isimler, lakaplar, verilirdi. (Vurdumduymaz Ahmed, Tezcanlı Bekir, Tembel Mehmet gibi) Boylarda ad alırken ona göre adlar almışlardır. Bu konu Oğuzkağan Destanında da geçmektedir. Oğuzkağan yaptıkları işlere ve becerilerine göre emrindeki insanlara adlar vermiştir.
Cerid adının ortaya çıkışı ve kullanılmasından söz ettikten sonra şimdi ise gelişen tarihi süreç içerisinde Cerid Boyunun tarihi hakkında bilgiler sunalım.
Cerid Boyunun Orta Asyadan Gelişi
Cerid boyunun yirmi dört Oğuz boyundan hanginse dahil olduğu tam olarak bilinmemektedir. Bununla beraber Anadoluda yerleşim esnasındaki konumu, sosyal yaşantıları ve kültür birikimine bakıldığında Cerid boyunun 24 Oğuz boyundan Avşarlardan geldiğini söylemek mümkündür. Cerid Aşireti Dulkadirli ulusuna, Dulkadirli de Avşar boyuna bağlıdır.
Ama bunu bu şekilde ifade etmek çok zordur. Orta Asyadan yapılan göçler esnasında Ceridler hangi tarihte ve nereden Anadoluya doğru göç etmişlerdir bunları aydınlatabilecek kesin belge ve kaynaklar henüz mevcut değildir. Özellikle Moğolların acımasız ve hızlı talanlarında Anadolu; Cerid gibi Türk topluluklarının korunağı ve barınağı konumuna gelmiş çok sayıda göç almıştır. Bu göçler esnasında ortalık ana-baba gününe dönmüştür. Türk boyları arasındaki müthiş dalgalanmalar bu dönem ve sonrası için Aşiret ve göçebe topluluklar hakkında kesin bilgilere ulaşılmasını neredeyse imkansız hale getirmiştir. Zaten bunları araştırmak da çok manalı değildir. Çünkü Türk boylarının Anadoluda yaşadıkları kültür ve yaşam biçimleri onların köklerinin aynı olduğunu ispatlayan en önemli delildir. Cerid boyunun Anadoluya gelişi Anadolu Selçuklu Devletinin son dönemine denk gelmektedir. Büyük bir olasılıkla da Avşar boyuyla beraber hareket edilmiştir. XV. ve XVI. Yüz yıllarda Anadoluda Kayı boyundan sonra en fazla yer adlarına sahip olan Avşar boyu, Anadolunun fethinde ve iskanında önemli roller üstlenmiştir.
Anadoluya muhtelif yollardan gelen Cerid boyu Ceyhan nehrinin sol yakasında kışlayıp yazları ise; Bulanık (Bahçe) kazasında geçerek, Gavurdağını(Nurdağı) aşarlar ve Maraş ovasında Uzunyaylaya giderlerdi. Cerid Aşireti uzun yıllar bu şekilde yaşamını sürdürürken Osmanlı Devletinin iç ve dış bünyesi olabildiğince bozulmuştur. Bu durum ise iç kargaşa ve güvensizlik doğurmuştur.
|
|
|
|
|
|
Bugün 9 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı! |